Belçika Harika (Değil)
Son dakikada Schengen vizemiz var diye bahar tatilini değerlendirmek için iki günlüğüne Brüj'e gittik, dönüş günümüzde de Brüksel'de ufak bir tur yaptık, bu nedenle ben de merhabalarımı iletiyor ve size Belçika yemeklerine dair bir yazıyı müjdeliyorum. Otelle ilgili yorumumu, gezdiğim şehirlere dair naçizane bir iki görüşümle harmanlayarak bir sonraki yazımda yapmayı planladığımdan şimdilik onu es geçelim.
Sabah mümkün olan en erken uçağı seçtik (09.10) ve yaklaşık üç buçuk saatlik bir uçuşun ardından, yerel saatle 11.45 gibi Brüksel'deydik. Oradan trenlerin sistemini çözelim derken çok yorulmuşuz, bize tavsiye edilen restoranı bulmaya daha fazla uğraşamadan hamburgerci Ellis'e oturduk, hayatımızda hiç duymamışız... Çok acıktığımız için sanki biraz yavaşmış gibi geldi ama aslında 15 dakika anca geçmiştir diye tahmin ediyorum. Fiyatlar da çok makuldü, 6-13 euro arasında değişiyordu gördüğüm kadarıyla. Ben de domates-turşuya çok bayılmadığım için çocuk burger söyledim, elli sente çedar da ekledim. Yine aynı burger boyutunda, dana eti, sadece arasında ekstra bir şey yok. Etini çok beğendik, "Belçika patatesleri" (bilirsiniz 'french fries'ın orijinalidir) restoranların genelinde gördüğümüz gibi yeterli tuzdan yoksundu, sanırım usül böyle ama bilemedim.
Her ne kadar fotoğrafta annem, burgerden daha net çıkmış olsa da :) Fast food'dan çok ev yapımı görünmüyor mu?
Sonrasında Ellis'in olduğu meydandan biraz keşfe çıkalım dedik. İki adım ötede ne görsek beğenirsiniz? THE CHOCOLATE LINE! Çok ünlü olduğunu öğrendiğimiz ve zaman zaman televizyona çıkan bu dükkan, çikolatayla her türlü deneyi yapıyormuş. Yanılmıyorsam kuşkonmazlı çikolata gibi türleri bile vardı. Ben buradan çikolata dudak kremi ve marshmallow'lu çikolatayla çıktım. Dudak kremi dediğimiz şeyin aslında dudağa sürülen çikolata olduğundan ve kirli görünen bir ağızdan fazla bir anlam ifade etmediğinden biraz hayal kırıklığı yaşadım (çabuk bitse de lezzetli, yoğun bir çikolatası vardı) ama marshmallow'lu çikolata muhteşemdi! Cennetten düşen bir parça adeta! Yumuşacık marshmallow dünyadaki dertlerinize kısa süreli bir merhem, dörtlü paketin son ikisi kalmışken çantamda ezilince biraz parçalanmış halde yesek bile çok güzeldi. Fiyatlar makuldü.
Sabah mümkün olan en erken uçağı seçtik (09.10) ve yaklaşık üç buçuk saatlik bir uçuşun ardından, yerel saatle 11.45 gibi Brüksel'deydik. Oradan trenlerin sistemini çözelim derken çok yorulmuşuz, bize tavsiye edilen restoranı bulmaya daha fazla uğraşamadan hamburgerci Ellis'e oturduk, hayatımızda hiç duymamışız... Çok acıktığımız için sanki biraz yavaşmış gibi geldi ama aslında 15 dakika anca geçmiştir diye tahmin ediyorum. Fiyatlar da çok makuldü, 6-13 euro arasında değişiyordu gördüğüm kadarıyla. Ben de domates-turşuya çok bayılmadığım için çocuk burger söyledim, elli sente çedar da ekledim. Yine aynı burger boyutunda, dana eti, sadece arasında ekstra bir şey yok. Etini çok beğendik, "Belçika patatesleri" (bilirsiniz 'french fries'ın orijinalidir) restoranların genelinde gördüğümüz gibi yeterli tuzdan yoksundu, sanırım usül böyle ama bilemedim.
Her ne kadar fotoğrafta annem, burgerden daha net çıkmış olsa da :) Fast food'dan çok ev yapımı görünmüyor mu?
Sonrasında Ellis'in olduğu meydandan biraz keşfe çıkalım dedik. İki adım ötede ne görsek beğenirsiniz? THE CHOCOLATE LINE! Çok ünlü olduğunu öğrendiğimiz ve zaman zaman televizyona çıkan bu dükkan, çikolatayla her türlü deneyi yapıyormuş. Yanılmıyorsam kuşkonmazlı çikolata gibi türleri bile vardı. Ben buradan çikolata dudak kremi ve marshmallow'lu çikolatayla çıktım. Dudak kremi dediğimiz şeyin aslında dudağa sürülen çikolata olduğundan ve kirli görünen bir ağızdan fazla bir anlam ifade etmediğinden biraz hayal kırıklığı yaşadım (çabuk bitse de lezzetli, yoğun bir çikolatası vardı) ama marshmallow'lu çikolata muhteşemdi! Cennetten düşen bir parça adeta! Yumuşacık marshmallow dünyadaki dertlerinize kısa süreli bir merhem, dörtlü paketin son ikisi kalmışken çantamda ezilince biraz parçalanmış halde yesek bile çok güzeldi. Fiyatlar makuldü.
Tatlı görmüş Duru, sevinmez mi!
Belçika Waffle'ını test etmeden olur mu? Olmaz tabi! Bu yüzden de birkaç waffle durağımızdan ilkine uğradık: oyya. Burası yerel bir Kemal Usta gibiydi, duyum aldığım gibi sert klasik Belçika Waffle'ı olmasa da, yağlı (benim tabirimle yıvış yıvış) bir hissi yoktu, üstüne eklenebilecek opsiyonlar da çok lezzetliydi ama bizim Kemal Usta kadar çok çeşit yoktu ve her biri ekstraydı (çilek gibi meyveler 2, diğerleri birer euro). Tabi Nutella, marshmallow, Smarties (minik bonibon markası) ve çilekli waffle için 6,50 euro makul görünebilir ama malum şu anki ekonomimizle liraya çevirdiğimizde biraz zararda çıkıyoruz. Her halükarda, tadı çok güzeldi, tavsiye ederim ama geleneksel Belçika Waffle'ının tadını alamayabilirsiniz.
(Biraz iletişim sorunu yaşadığımız görevli-muhtemelen bana illet oldu- ve görünümü kadar enfes waffle'ımız)
Akşam yemeğimizi ise uzun bir arayıştan sonra Christoph'ta yedik. Burası akşam yemeğine yönelik, Assiette Blanche (buranın biraz sosyetik bir mekan olduğunu duyduk) kadar olmasa da şık bir restoran ve akşam yedide açılıyor. İlk başta yer boşalana kadar bar kısmında oturakların üstüne oturduk. Çok rağbet gördüğü için servisi çok yavaştı, biz de zombi kıvamında olduğumuz için yemeği her ne kadar beğensek de, yarım bırakmak zorunda kaldık. Söylediğim dana güveçteki sosun kıvamı da çok güzeldi. Ama mekan biraz fiyatlı. Ayrıca su şişesi de kocaman geldi, bitiremeyince de sonrasında yanımda götürdüm ne yalan söyleyeyim, biraz fırsatçıyımdır 😂
(Dana güveç ve Belçika patatesleri, inadına "French fries" demiyorum)
Umarım bu yazım da ağzınızı şapırdatmanıza neden olmuştur 😀 İlk günümüzde bu yemek noktalarına uğradık, ikinci ve üçüncü günlerimi ve belki de başta belirttiğim otel yazısını okumak isterseniz, önümüzdeki haftayı beklemeniz gerekecek maalesef.
Yorumlar
Yorum Gönder