Kayıtlar

İlk Ortak Gezimiz

Resim
Proje arkadaşlarım, sevgili Türkçe hocalarım Didem Tekin ve Füsun Esin ve kütüphanecimiz Claire Özkal ile, 8 Ocak Pazartesi sabahı kütüphane gezilerimiz için yola çıktık. Bir saate yakın bir sürenin ardından Beyoğlu’nun sakin, Arnavut kaldırımlı bir sokağından aşağı yürüyerek ilk durağımıza vardık. Kısa bir güvenlik prosedürünün ardından, karşımda bütün görkemiyle duran Fransız Sarayı’nı fotoğraflamak, adımımı atar atmaz yaptığım ilk iş oldu. Sonrasında oranın fotoğrafını çekmenin sorun çıkarabileceğini öğrendik ama kendime şunu soruyorum: Bu güzellik sadece gözler içinse, neden Google’da yığınla fotoğrafı var Amacım bunu burada sorgulamak olmadığından, bu sorunun tohumunu sadece kafanıza dikmekle yetinerek, günün gözbebeğine geçiyorum: Sarayın karşısındaki Fransız Araştırma Kütüphanesi. Mermer, üstüne mavi masa sandalye atılmış ve hatrı sayılır bir manzarası olan (saray ve ahşap çerçeveli pencereden başlayarak etrafı sarmış bitkiler) balkonlu girişten sonra, içeride çok sevimli b

Tatlı Sevenlere Ufak Bir Yeni Yıl Hediyesi

Resim
Merhaba! Bu yazı da, Guru Duru'nun eski ve sadık okuyucularına ve sitemi yeni keşfeden ama eskiden yazdığım yemek yazılarını merak edenlere gelsin 💜 Tatlı sevdamı beni az çok tanıyan herkes bilir. Bu blogda yemek fotoğrafları çekip koyarken, bunu çok keyifli bulduğumu fark ettim ve, görüp isteyen istemeyen herkesle yediklerimi kişisel profilimden paylaşmanın görgüsüzlük olacağına dair bir inançla yetiştirildiğimden, buna adadığım yeni bir Instagram sayfası açtım. Birkaç kapılmış kullanıcı adı denemesinden sonrası, "kakao sever" anlamında cacaophile hesabımı açmış bulundum 🙈 İçerik hakkında aşağıda daha görsel bilgiler olacak ama şimdilik, çoğunluğun anlaması için yazdığım İngilizce içeriğin (yargılamayı düşünüyorsanız bir de Türkçe ya da başka bir dil eklersem karekter sınırı olduğundan hashtag'leri yok derecesinde azaltmam gerekeceğini, bu yüzden bir sürü insanın görme ihtimalini sıfırladığımı da hatırlayın lütfen) içinde tatlıya dair yazdığım kelime oyunlu bir

İlk Kütüphane Gezim

Resim
Arkadaşım Poyraz bir Cuma akşamı beni arayıp, ertesi gün için Muhtar Özkaya Kütüphanesi'ne çağırdığında gerçekten pek heyecanlanmıştım. Çünkü has bir kitap kurdu olan (ya da dersleri yoğun değilken öyle olan) ben, utanarak itiraf etmeliyim ki, okul kütüphaneleri dışında hayatımda hiç kütüphaneye gitmemiştim! Hatta daha da eskiden, aynı isimli kitaptan uyarlama Matilda (1996) filmindeki gibi halka açık kütüphanelerin bizde olmadığını sanır, "Keşke bizde de olsa, üyelik kartını alıp, devamlı giderdim!" derdim kendi kendime. Evet rezillik, doğrudur. İşte projenin bana olan öneminden bahsederken, bu vizyon kazandırma işlevine de değinmek istemiştim. Neyse, kendimi yeterince yerin dibine soktum bence 😅 , biz hikayemize geri dönelim. Ben bu kütüphanenin yerini internette ararken hiç fotoğraflarına bakmadım. Çünkü telefonda Poyraz gidebileceğimiz başka kütüphanelerin özelliklerinden bahsederken, ben ertesi günkünü hayal ediyordum. Kafamda olağanüstü güzellikte düşündüğüm bu

YE-nileniyoruz!

Herkese merhaba! Uzun bir aradan sonra size bir YE-nilenme müjdeliyorum (evet ısrarla "-ye" ekini ayırdım, malum benden başka türlüsünü bekleyemezdiniz)! Okulumuzun çok sevdiğim Türkçe öğretmenleri Didem Hoca ve Füsun Hoca'yla bir projeye atıldım. Kafanıza şu soru takılmış olabilir: Peki bu ne demek oluyor? Bu proje aracılığıyla İstanbul'da (sonra da ne yazık ki katılamayacağım projenin Paris ayağında) türlü türlü kütüphaneler gezeceğiz ve onlardan bahsedeceğiz. Bu açıklamadan sonra sizlere "Tatlı ve yemek yazılarına ne olacak?" dedirtebildiysem ne mutlu bana, hemen açıklayayım. Bu bloğu eskiden takip ediyorduysanız bilirsiniz ki çoğunlukla haftada bir, yeni bir yazı yayınlardım. Şimdi iki haftada bir yazım çıkacak (dolayısıyla ayda iki yazı) ve bunlardan biri de tatlı/yemeğe ayrılacak yine.  Ayrıca ne zamandır hayata geçirmek istediğim özelleştirilmiş site tasarımı için de uğraşıyor olacağım.  Aklımda aradığım marshmallow kreması, ka

Alsace Gezisi

Resim
Proje dahilinde yazdığım son yazıma hoş geldiniz. Bunda bir tuhaflık hissettim, etiketlerden ne yemek yazısı ne de otel yazısı bu yazıya uymayacak çünkü. Biraz tema dışına çıkmak beni rahatsız etse de, 5 günlük okul gezimizde öne çıkan şeyler oteller ve restoranlar değildi. Onlardan da kısaca bahsedilir ama ben bu yazımda yakın arkadaşlarımdan Meltem'le gezdiğim katedrallerden bahsetmek istiyorum. Sanırım bu, onun planında da vardı o yüzden umarım beni affeder 😅  ama Europapark yazım da Pelin, o ve benim ortaklaşa yazdığımız gezi günlüğü olarak okulun dergisinde (Kardelen) çıkacağından, elimde bu kalmıştı. Gönlünü almak için de ona ufak bir reklam yapayım, şahsen sevdiği şeyleri ve yerleri anlattığı için çok tutkulu, dolayısıyla güzel ve profesyonel yazdığını düşünüyorum: meltemtiryaki.blogspot.com (Meltem'in Melodisi) Bunu da aradan çıkarttıysak asıl konumuza dönelim çünkü insanın gittiği yerlerin detayları ister istemez yavaş yavaş kafasından siliniyor. İlk durağımız Basel